Anadolu Efes'in sesi Mustafa Özben'le, görev alacağı Rio 2016 Olimpiyat Oyunları öncesinde sohbet ettik...

Anadolu Efes Spor Kulübü anonsörü Mustafa Özben, Brezilya’nın Rio kentinde düzenlenecek Olimpiyat Oyunları öncesindeki düşünceleri ve mesleki kariyeriyle ilgili bir sohbet gerçekleştirdik. Olimpiyat Oyunları’nda görev almanın kariyerinin zirvesi olduğunu söyleyen Özben, anonsörlük mesleğine Türk basketbolunun lokomotifi Anadolu Efes’te başlamanın da kendisi için dönüm noktası olduğunu ifade etti.

Mustafa Özben’in Rio seyahati öncesinde verdiği yanıtları aşağıda görebilirsiniz: 

Anonsörlük konusunda ülkenin en önemli kişilerinden birisin. Bu yeteneğini nasıl keşfettin ve mesleğe nasıl başladın?

Hayatım boyunca üç aşkım oldu. Basketbol, İngilizce ve tiyatro. Bu üç aşkımı da yaşayabilecek şekilde işler yaptım bugüne kadar. İngilizce için Boğaziçi Üniversitesi Mütercim Tercümanlık Bölümü’nde okudum. Tiyatro dünyasına da amatör oyuncu olarak dahil oldum. 2002-2006 yılları arasında da profesyonel olarak tiyatroyla ilgilendim. Gönül Ülkü-Gazanfer Özcan Tiyatrosu’nda oynadım. 

Anonsörlük mesleğine adım atmamın hikayesi ise çok ilginç. Basketbol camiasında yer almak isteyen birisi olarak ne yapabilirim diye düşünüyordum. Türkiye’de o dönem profesyonel olarak basketbol maçlarında anonsörlük yapan birisi yoktu.  2002 yılında düzenlenen Efes World Cup ile anonsörlük mesleğine adım attım. Zaten bu turnuva sayesinde Anadolu Efes yönetimi tarafından fark edildim. 

Anadolu Efes Spor Kulübü’yle kaç yıldır çalışıyorsun? Bu süreçte Anadolu Efes sana ve sen Anadolu Efes’e neler kattınız? 

Anadolu Efes Spor Kulübü’yle 2002 yılında Euroleague maçlarında görev almak üzere anlaştım.  Üç sezon boyunca bu görevi yürüttüm. Sonrasında Anadolu Efes ile 9 yıllık ayrılık dönemimiz oldu. 2005-2014 yılları arasında Fenerbahçe Spor Kulübü’nün Erkek ve Kadın basketbol takımlarına aynı hizmeti sundum. 2014-2015 sezonu itibarıyla yuvama, doğduğum yere, Anadolu Efes’e geri döndüm. İki sezonluk bir anlaşmayla 2014-2015 ve 2015-2016 sezonları boyunca anonslarım ve sunumlarımın yanı sıra pazarlama ekibimizle birlikte yaptığımız projelerde “Anadolu Efes’in Sesi” olarak kulübümüze katkı vermeye çalıştım. Profesyonel bir anonsör olarak Türk basketbolunun lokomotifi olan kulüpte 2002 yılında bu işe adım atmak, mesleğe en üst seviyede başlama imkanı verdi. Ayrıca Anadolu Efes Spor Kulübü, Türkiye’de profesyonel bir anonsörle çalışan ilk kulüp oldu. Bu süre boyunca ben de Anadolu Efes için tüm yeteneklerimi ve benliğimi vermeye, seviyemi her zaman geliştirmeye çalıştım. Ayrıca röportajı sonuna kadar okuyacak basketbolseverler için de önemli bir sürprizim var. 

Anonsörlük mesleğini düşünen kişilere hangi tavsiyeleri verirsin?

Öncelikle basketbolu çok iyi bilmeniz ve oyunu hissedebilmeniz gerekiyor. Çünkü seyirciyi bilgilendirmek durumundasınız. Bunun yanı sıra sesinizi çok iyi kullanmanız gerekiyor. Ayrıca İngilizce ve tiyatroculuğun mesleğe adım atarken çok yararlı olduğunu düşünüyorum. Benim kendi tarzımı yaratmamda bu iki hususun da çok etkisi oldu.  

Anonsörlük dışında hangi alanlarda çalışıyorsun?

Üniversite yıllarımdan itibaren yayıncılık yaptım. Kısa bir süre sonra halkla ilişkiler sektöründe çalışarak bilişim markalarının medya ilişkilerini yönettim. Ardından bir şirketin çağrı merkezinin kalite departmanında çalışmalar yaptım. Son 10 yıldır da basketbol anonsörlüğü dışında dövüş sporlarında ring anonsörlüğü, konferans tercümanlığı, seslendirme ve sunuculuk çerçevesinde işler yapıyorum. Kariyerim boyunca sayısız sunuculuk yaptım.  Ayrıca ülkemizde düzenlenen 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası, 2012 Dünya Salon Atletizm Şampiyonası, 2012 Dünya Kısa Kulvar Yüzme Şampiyonası ve Futbol Milli Takımımızın bazı maçlarında da anonsörlük yaptım. Kendimi spor anonsörü olarak konumlandırdığımı söyleyebilirim. 

Anons yaptığın ilk maç hangisiydi? Bugüne kadar kaç maçta görev aldın?

2002’deki Efes World Cup öncesinde anonsörlük için Türkiye Basketbol Federasyonu’na başvurmuştum. Federasyon yetkilileri de Abdi İpekçi Spor Salonu’nda oynanan Türkiye B Milli – Bulgaristan B Milli hazırlık maçını anlatmamı istediler. O maçtaki performansım sayesinde Efes World Cup’ta görev yapma hakkı kazandım.  Anadolu Efes Spor Kulübü’ndeki ilk maçım ise Turkish Airlines Euroleague’deki Benetton Treviso karşılaşmasıydı. 2002 yılında başlayan kariyerim boyunca 1.500’ü aşkın maçta görev aldım. 

2012 Londra Olimpiyat Oyunları’nda görev alarak Türkiye’yi temsil ettin. Bu süreci anlatabilir misin? Sahaya çıkınca neler hissettin?

Bu işte adım adım ilerledikçe vizyonunuz gelişiyor. 2010 yılında Dünya Basketbol Şampiyonası’nda görev aldıktan sonra 2012 Londra’da görev almayı hayal etmeye başladım. FIBA’nın üst düzey yetkililerinden de çok olumlu geri bildirimler almıştım. Yerel Organizasyon Komitesi’ne başvurdum. Olimpiyatlar’da görev almak o dönem için kariyerimin zirve noktasıydı diyebilirim. Kadın Milli Takımımızın gruptaki 5 maçından 4’ünü ve erkeklerde ABD ile İspanya arasındaki final maçını anons etmek de farklı bir gurur kaynağıydı. 

2016 Rio Olimpiyatları’nda 4 yıl sonra yeniden görev alacaksın. Neler hissediyorsun?

Süreç Londra’ya göre biraz farklı işledi. Çünkü başvuru sürecinde umudumu kaybettiğim günler olmuştu. Mart 2015’te yaptığım başvurunun sonucu geçtiğimiz Haziran ayında belli oldu. Bu bekleme sürecinde bana destek olan ve güç veren sevgili eşim Özlem Özben’e ve aileme çok teşekkür ediyorum. Ayrıca Anadolu Efes Spor Kulübü yetkilileri, Türkiye Basketbol Federasyonu yöneticileri, FIBA Avrupa Başkanı Turgay Demirel ve Londra’da birlikte görev yaptığım meslektaşım Eddy Vidal’in destekleri de benim için çok önemliydi. 

Olimpiyat Oyunları’nda hangi maçlarda görev alacaksın?

Şu ana kadar netleşen programa göre ilk maçım Amerika Birleşik Devletleri-Çin karşılaşması olacak. Ayrıca ev sahibi Brezilya’nın tüm grup maçları, ABD’nin de gruptaki 5 maçının 4’ünü de ben anons edeceğim. Eğer Kadın Milli Takımımız çeyrek finale kalırsa Türkiye’nin maçlarına anlatma şansım da olabilir.  Rio’da benim için şöyle bir fırsat da olabilir. Kadınlar ya da erkekler fark etmez, madalya törenini de ben sunarsam kariyerimin zirve noktasını bir adım yukarıya taşıyacağım. Ayrıca 2012 Londra’da Paralimpik Oyunları’nda görev yapmamıştım, Rio’da bu organizasyonda da görev alacağım. Bu da kariyerim için bir ilk olacak. 

Organizasyon öncesinde maçları ve takımları çalışmak için nasıl bir hazırlık yapacaksın?

Rio 2016 öncesinde de büyük turnuvalarda öncesinde yaptığım çalışmaları sürdürüyorum. Bu tip organizasyonlarda takımlardan yetkili bir kişiyle görüşüp oyuncu isimlerinin telaffuzlarını öğrenirim. Bazı durumlarda oyuncuları bire bir yakalayarak kendilerinden öğreniyorum. İlgili ülkeleri takip etmeye gelen basın mensuplarıyla görüştüğüm durumlar da olmakta. Zaman zaman internette araştırma da yapıyorum. 

Anadolu Efes maçlarına tekrar dönersek en unutamadığın maç hangisiydi ve kaç Anadolu Efes maçında görev yaptın?

Kariyerim boyunca unutamadığım, görev yapmaktan onur duyduğum çok maç oldu. Fakat 2014-2015 sezonu Turkish Airlines Euroleague Playoff’larındaki Real Madrid maçlarını hiç unutamıyorum. Özellikle üçüncü maçta Matt Janning’in attığı son saniye üçlüğü kariyerimin en önemli anlarından biriydi.   O seride deplasmanda bir maç çalabilseydik Real Madrid’i içerideki iki maçta da yenerek Final Four’a kalabilirdik. Toplamda ise 100’den fazla maçta Anadolu Efes için görev yaptım.

Özel geliştirdiğin tonlamalarını nasıl yaratıyorsun?

Ben işimi çok seviyorum ve tutkuyla yapıyorum. Bazen maç esnasında, bazen bir yerde otururken bazen de uykuya dalmak üzereyken bazı tonlamalar aklıma geliyor. Sürekli işimi daha farklı nasıl yapabilirim diye düşünüyorum. O tonlamalar da bu sayede ortaya çıkıyor. 

Karşılaşma sırasında seyircilerin tansiyonunu ve coşkusunu kontrol ediyor musun? Seyircilere coşku vermek için özel taktiklerin var mı?

Bu iş sadece basket atan oyuncunun ismini anons ettiğiniz bir meslek değil. Biraz sosyoloji biraz psikoloji bilmeniz gerekiyor. Basketbolu tüm kurallarıyla bilmenizi, oyunun kırılma anlarını hissedebilecek kadar bu spora hakim olmanızı gerektiren bir meslek… Taraftarların enerjisini doğru zamanda devreye sokmak için ne zaman, neyi, nasıl söyleyeceğinizi iyi bilmek de bu meslek için ayrı bir gereklilik. Çünkü bazı maçlarda seyircilerin parkeye ulaşan üç saniyelik katkısı ve coşkusu maçı kazanan takımı belirleyebiliyor. O nedenle maç içerisinde sürekli tribünün tepkilerini ölçmeye çalışıyorum. Gerekli anlarda seyircileri maça daha fazla dahil edebilmek için coşkulu anonslar yapıyorum.  

Mola ve devre araları sırasında basketbolun eğlenceli yönünü de seyircilere aktarıyorsun. Bunun için özel yöntemlerin var mı?

Basketbol zaten başlı başlı başına eğlence dolu bir etkinlik. Mola ve devre aralarında anonsörlükten çok sunuculuk yaparak eğlence duygusunu seyircilere aktarmaya çalışıyorum. Çünkü basketbolun içerisinde kazanmak da kaybetmek de var. O nedenle insanlara eğlenceyi yaşatmanız gerekiyor. Kulübümüz açısından da taraftarların evlerine eğlenceli bir maç deneyimi yaşayarak gitmeleri çok önemli bir değer. 

Görevin gereği her an maçın içinde kalman gerekli. Bu konsantrasyonu nasıl sağlıyorsun ve maç günleri için bir rutinin var mı? 

Prensip olarak maçtan üç saat önce Abdi İpekçi Spor Salonu’nda olmak ve maçı hissetmeye başlamak isterim. Çünkü salonda olmak bana huzur veriyor. Salona girdikten sonra konsantre olmaya ve bir an önce maç kadrolarına ulaşıp notlarımı hazırlamaya başlarım. Maç sırasında konsantrasyonumu bozmamak ise benim işimin bir gereği. Maç sonrası eve gittiğimde de mutlaka maçın tekrarını izler ve performansımı değerlendirir, sonraki maçlar için notlar tutarım. 

Son olarak Anadolu Efes taraftarına bir mesajın var mı? 

Röportajın başında Anadolu Efes taraftarlarına bir sürprizim olduğunu söylemiştim. Kısa süre önce kulübümüzle anlaşmamızı üç sezon daha uzattık. Basketbolseverler, Anadolu Efes’in önümüzdeki üç yıl boyunca evinde oynayacağı tüm maçlarda yine benim sesimi duyacaklar. Bu anlaşma nedeniyle Başkanımız Tuncay Özilhan, Asbaşkanımız Ahmet Boyacıoğlu, Genel Direktörümüz Alper Yılmaz, Pazarlama ve Kurumsal İlişkiler Müdürümüz Gökçe Dayı ve Sportif Faaliyetler ve Kurumsal İlişkiler Yöneticisi Göktan Taşdıvar’a da teşekkürlerimi sunarım.

Anadolu Efes’in Sesi olarak tüm basketbolseverleri Abdi İpekçi Spor Salonu’na gelmeye ve kombine kart alarak takımımızın yanında olmaya davet ediyorum. Çünkü bir maçı televizyondan takip etmek yerine salonda izlemek, bambaşka bir duygu ve heyecan yaşatıyor. Özellikle yeni Turkish Airlines Euroleague formatıyla birlikte bizleri heyecan ve coşku dolu bir sezon bekliyor. Yeniden yapılanmamızla birlikte kulübümüzün 41. yılında nice başarılara hep birlikte imza atabiliriz. 

Etiketler:
  • Mustafa Özben
  • Rio 2016